Temmuz 2012
Kavurucu yaz günlerinde Gaziantep’e bir seyahatimiz oldu. Hani şu dönüş yolunda Tuz Gölü’ne uğrayıp da Tuz Kadar Sevmek: Tuz Gölü yazısında paylaştığım seyahat… Gerçi daha önce sevgili Yasemin Baş’ın Haftasonu Gaziantep Kaçamağı yazısından biliyordum bu medeniyet beşiğinin gezmekle bitmeyeceğini. Ama bir yerden başlamak lazımdı ve ilk yer Gorgo Medusa Cam Eserler Müzesi oldu.
2008’de Türkiye’nin ilk özel cam eserler müzesi olarak açılan mekânın kapısından girince hoş bir avlu karşıladı bizi.
Kale civarında üç adet eski Antep evinin restorasyonuyla oluşturulan yapının girişteki üç basamaklı merdiveni Antep mermerinden yapılmış. Yöredeki ocaklardan çıkarılan ve yazın serin kışın sıcak tutan bu taşa HAVARA adı veriliyor. Bu taştan yapılan eski Antep evlerinin en belirgin özelliklerinden biri HAYAT adı verilen orta avlu. Yine yöreye özgü olan ortadaki fıskiyeli havuz ve ARİŞ adı verilen asma da avludaki diğer ayrıntılar.
150.000 yıllık mamut çene ve omurga kemiği, süt pompası, hem cam hem bronzdan yapılmış yüzük ve 2000 yıllık seksüel objeler müzedeki şaşırtıcı parçalardan sadece bir kaçı.
Toplamda 3000 parçanın üstünde, alan darlığından hepsinin sergilenemediği ve gün geçtikçe büyüyen bu koleksiyonun sahibi Gaziantepli Füsun-Kamer İşsever çifti. Türkiye’de 150 ‘nin üzerindeki özel müze arasında Sadberk Hanım Müzesinden sonra ikinci arkeolojik özel müze olarak ziyarete açılmışlar.
Koleksiyonun büyük bölümü cam olmakla beraber bronz figürler, altın takılar, kil mühürler, sikkeler ve daha neler neler..
Bir cam müzesinin ambleminin bronz bir Medusa başı olmasını önce ben de anlamamıştım. Ancak müzenin web sayfasındaki açıklamada Medusa’nın aykırı efsanesinin arkeoloji ve mitolojideki cazibesi ile bu oluşuma isim olduğu belirtilmiş.
Her kat ve odada farklı uygarlıklar ve dönemlere ait eserlere yer verilmiş. Her parçanın ayrı bir heyecan yarattığı bu mekânda domino taşı görünümlü kolye ve İslami dönem satranç takımı ayrıca ilgimi çekti.
Tıpta baldır kemiğine yani diz kapağımızdan ayak bileğimize kadar uzanan iki kemikten ince olana Fibula denir. Ancak bu kelimenin aynı zamanda Friglerle özdeşleşen ve bugünkü çengelli iğnenin atası olan takılara verilen isim olduğunu da burada öğrendim.
Cam eserlerle ilgili kısımda şişeler sürahiler, kandiller, kâselere ek olarak kutsal şarap kadehleri ve ördek isimli tıp aleti de oldukça ilginçti. Hele bir de cenazelerde ağlayanların gözyaşlarını doldurdukları ve bazı kültürlerde ölenle birlikte gömülen gözyaşı şişelerini görünce arkeolojiye hayranlığım bir kez daha arttı.
Eserlerin sergilendiği müze kısmını bitirip tekrar avluya çıktığımızda tanıdık bir mozaikle karşılaştım. İsa’nın elinde kutsal kitapla resmedildiği bu imitasyonun orijinali Ayasofya’da yer almaktadır.
Yapıda müze haricinde kültür ve sanat galerisi olarak hizmet veren bölümler de var. Bu kültürel tanıtım o kadar çeşitlenmiş ki, üfleme cam gösterisinden, telkâri yapımına, antika eşya ve doğal ürünler satışından Antep yemeklerine, kil mühür ve cam boncuk yapımından gramofon dinletisine kadar kaliteli vakit geçirmek için seçenek çok.
Müze kurucusu Sayın Füsun İşsever, müzedeki paha biçilmez binlerce eserin hobi olarak başlayan ve yıllar süren bir emek sonucu tamamen kendi çabalarıyla toplandığını, devlet yardımı olmadan, bağış ve satın alma ile oluşturulan bu koleksiyonun herkesin görebilmesi için müze haline getirildiğini, yurtdışına çıkmasının engellendiğini ve sanat tarihi aşkıyla çıkılan bu yolda ticari kaygının 2. planda olduğunu özellikle belirtti. Biz de müzenin ihtişamı ve giriş ücretinin tam: 4 TL öğrenci: 2 TL olduğunu göz önüne alırsak kendisiyle hemfikir oluyor ve çalışmalarında başarılar diliyoruz. Bu görülesi ve tavsiye edilesi yere veda ederken de sizleri avludaki maymunlarla oynadığımız videoyla baş başa bırakıyoruz…
[pro-player width=’480′ height=’360′ type=’video’]http://www.deretepe.net/wp-content/uploads/270maymunbeslemecammuzesi.flv[/pro-player]
BİR YAŞIMA DAHA GİRDİM
-Obsidyen in aslında volkan camı olduğunu…
-Seramikteki sır’ın aslında bir çeşit cam olduğunu…
-Telkârinin tel ile yapılan sanat anlamına geldiğini…
-Anadolu ‘da 10.000 yıl önce ilk beyin ameliyatının yapıldığını…
-Batıklardan çokça çıkarılan ve genelde şarap, tahıl, zeytinyağı vs için kullanılan kaplara verilen isim olan “amfora”nın amphi (çift taraflı) ve pherein (taşımak) kelimelerinden oluştuğunu…
…öğrendiğimde bir yaşıma daha girdim.
Son Aramalar
gözyaşı şişeleri fiyatları, gözyaşı şisesi, tarihi gözyaşı şişesi fiyatı, hitit dönemi heykelleri, antik takılar, image, müzelerdeki tarihi eserlerimiz, tarihi eser altın takılar, antika altın takılar, tarihi eser takılar, zeugma müzesinde hangi medeniyetlere eserler vardır, antika takılar, gözyaşı kadehi, arkeolojik takılar, antalya antık müzesi, antalya ili sinirlari içerisinde bulunan tarihi eserler, antika eserler, arkeolojik kabartma figürler, ANTİKA ALTIN, Mühürler mail, yurdumuzun tarihi ve doğal varlıklarını tanıtan resimler, hitit takıları, tarihi eser bronz heykel fiyatları, antik hitit takıları, eski antep manzara
Elinize sağlık arkadaşlar. Gene çok ilginç bir yer yakalamış ve çok güzel anlatmışsınız.
Sevgili Itır Hanım , bu kadar güzel resimler ve hakkımızdaki güzel sözler , ne desem bilmiyorum ki. Emeğinize sağlık, sizinle mutlaka tanışmak isteriz.Lütfen bizi ziyarete yeniden gelin. Gönüllü elçiliğiniz, güzel yorumlarınız , yazınız ve resimleriniz için sonsuz teşekkürler. Saygı ve sevgilerimizle.
Değerli Füsun Hanım, hiçbir şey demenize gerek yok. Sizlerin bu eserleri toplayıp müze olarak bizlere sunmanız, hatta yazımızı zaman ayırıp da okumanız bizim için en büyük hediye. Biz de hem tekrar geleceğimize hem de herkese tavsiye edip, bu güzelliklere sahip çıkacağımıza söz veriyoruz. Nice müzelerde, nice gezilerde ve nice yazılarda görüşmek dileğiyle:)
bende gerçekten çok beğendim söyleyecek kelime bulamıyorum sevgilerle
AÇELYA
çok beğendim harika